Dicentrarchus labrax

Levrek | Dicentrarchus labrax

yazan M.Doğan Özdemir
Yayınlanma: Son Güncelleme 0 yorum 911 okuma 35 dakika

İsimlendirme : Levrek (Türkçe), European Seabass (İngilizce), Seabass (İngilizce), Bar européen (Fransızca), Lubina (İspanyolca), Bronzini (İtalyanca), Lavraki (Yunanca)

Sinonimler : Labrax labrax (Linnaeus, 1758), Morone labrax (Linnaeus, 1758), Perca labrax Linnaeus, 1758, Roccus labrax (Linnaeus, 1758), Sciaena labrax (Linnaeus, 1758)

Sınıflandırma : Animalia (Regnum) -> Chordata (Phylum) -> Vertebrata (Sub-Phylum) -> Osteichtyes (Sup-Clasis) -> Actinopterygii (Clasis) -> Neopterygii (Sub-Clasis) -> Teleostei (Infra-Clasis) -> Acanthopterygii (Sup-Ordo) -> Perciformes (Ordo) -> Percoidei (Sub-Ordo) -> Moronidae (Familia) -> Dicentrarchus Gill, 1860 (Genus) -> Dicentrarchus labrax (Linnaeus, 1758)(Species)

Genel Bilgiler

Vücut fusiform (torpil) şeklindedir. Ağız terminal konumlu olup, 2 dorsal, 1 anal, 1 kaudal, 1 çift pektoral ve 1 çift pelvik yüzgeç bulunmaktadır. Demersal bir türdür, kıyıya yakın alanlarda, dibe yakın dağılım gösterir ve genellikle sığ suları tercih ederler. 10 m’den 100 m’ye kadar olan derinliklerde karşılaşmak mümkündür. Euriterm bir türdür, ılık ve soğuk alanlarda bulunmaktadır. 5°C ‘den 28°C ‘ye kadar tolerans göstermesine karşın 8-24°C arası verimli sıcaklıklardır. Eurihalin olmaları ile ‰3 tuzluluk değerinden ‰30-35 civarında olan deniz suyu tuzluluğuna kadar yaşayabilmeleri, hem denizler hem de tatlı ve acı sularda görülmelerini açıklayabilir. Eşeysel olgunluk dişi bireylerde 3-4 yaş 31-40 cm civarında gerçekleşirken, erkek bireylerde 2-3 yaş 23-30 cm civarı boylarda gerçekleşmektedir. Bazı bireylerinin kış aylarında lagünlerde ve nehir ağızlarında kışladıkları bilinmektedir. Ekonomik önemi yüksek bir türdür. Avcılığı ve yetiştiriciliği Akdeniz ve Atlantik’e kıyısı olan ülkelerce gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde de yetiştiriciliği yoğun bir şekilde devam etmektedir.

Sınıflandırma – Binomial Nomenclature
Regnum Animalia Phylum Chordata
Sub-Phylum Vertebrata Clasis Actinopterygii
Sub-Clasis Neopterygii Sup-Ordo Acanthopterygii
Ordo Perciformes Familia Moronidae
Genus Dicentrarchus Species Dicentrarchus labrax (Linnaeus, 1758)
Teknik Özellikler
Boy 103 cm. Beslenme Karnivor
Ağırlık 12 kg. Derinlik 10 – 100 m
Sıcaklık 8°C – 24°C. Oksijen 5,4 – 6,3 ml/l.
Su Tipi Deniz, Tatlı, Acı Dağılım 72°K – 11°K, 19°B – 42°D
Önemi Yüksek Yetiştiricilik Var

Resim Galerisi

Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax avlama
Larval Tank
Deniz Kafesi
Deniz Kafesi
Dicentrarchus labrax
Dicentrarchus labrax

Levrek’te Biyoloji, Fizyoloji ve Davranış

Morfoloji ve Fizyoloji

Fusiform vücut yapısı gereği, sırt bölgesinde yükseklik kazanmış, ince ve uzun bir balıktır. Birbirinden ayrı 2 dorsal yüzgeçten 1.si yani ön tarafa yakın olan 8 ile 10 arasında diken ışından oluşmuştur, 2.si yani arka tarafa yakın olan ise 1 adet diken ışın ile 12 – 13 adet yumuşak ışından oluşmaktadır. Kuyruk (kaudal) yüzgeci, bir çok kemikli balıkta olduğu gibi homoserk ve çatallı yapıdadır. Anal yüzgeç 3 adet diken ışın ve 10-12 adet yumuşak ışından oluşmaktadır. Baş üzerinde (ense ve yanak bölgesi) sikloit pullar, vücut üzerinde ise ktenoit pullar bulunur, yanal çizgi (linne latarale) boyunca 62-74 kadar pul bulunabilir, pullar kuyrukta son bulurlar. Ağız terminal konumlu ve protraktil yapıdadır. Operkulum, preoperkulum ve operkulum olmak üzere iki bölümden oluşmakta ve üzerinde sert diken ışınlar bulunmaktadır. Renk sırt bölgesinde gümüşi gri ile mavimsi tonlarda, karın bölgesinde bazen sarımsı olmakla genelde beyaza yakındır ve yanlarda gümüşi tonlar hakimdir. Operkulum bölgesinde koyu lekeyi andıran bir tonlanma mevcuttur. Genç (jüvenil) bireylerde vücudun üst kısımlarında siyah noktalara rastlanabilir, bu noktalar ergin bireylerde kaybolmaktadır.  Boy en fazla 1 m civarında ağırlık ise en fazla 12 kg civarına erişebilmesine karşın genellikle 50 cm civarında bireylere rastlanmaktadır. Porsiyon boy olarak ifade edilen ağırlık ise 400 gr. civarıdır.

Hareket ve Beslenme Davranışları

Dicentrarchus labrax (Levrek) bireyleri, vücut yapılarından da anlaşıldığı gibi iyi yüzücüler arasında gösterilebilirler. Vücut hareketleri ya da kaudal (kuyruk) yüzgeç hareketleri ile yüzme hareketi gerçekleştirirler ve bu tip yüzme “subkarangiform” olarak ifade edilmektedir. Ortalama yüzme hızları, sıcaklık artışına paralel olarak artış göstermektedir. Genellikle 2 m/sn civarında bir hıza sahip olan levrek balığı, tehlike anında çok kısa bir süreliğine de olsa 5-8 m/sn arası hızlara ulaşabilmektedir ki bu maksimum 28 km/sa civarı inanılmaz bir rakamdır. En iyi ortalama uzun süreli yüzme hızına göç girişimleri sırasında erişirler. Zaman zaman yumuşak toprak zeminli sularda kendilerini predatör (avcı) baskısından korumak amacıyla tehlikenin geçmesi için 30-60 sn kadar yumuşak toprağa gömerler. Bazen üç dört sert kuyruk hareketi ile bentos üzerinde yani zemine paralel ani yüzme hareketi yaptıkları bilinmektedir, bu hareketin asıl nedeni zeminde saklanmış besin olan krustase bireylerini saklandıkları yerden çıkartmak için yapılan bir girişim olmasının yanı sıra üzerinde bulunabilecek bazı ektoparazitlerden (dış parazit) kurtulmak amacı ile de yapılabilir.

Ergin bireyler demersaldir. Kıyı sularında 100 m’ye kadar olan derinliklerde de bulunmalarına karşın daha çok sığ sularda rastlanılmaktadır. Haliç, lagün ve hatta bazende akarsuların dip yapısına aldırmaksızın, littoral bölgelerinde bulunurlar. Sığ denizlerde (neritik bölgeler) supra-littoral, littoral ve sub-littoral bölgeleri tercih etmelerine karşın, açık denizlerde (okyanuslarda, derin bölgeler) bulundukları dönemleri, epipelajik, mesopelajik, abyssopelajik ya da hadopelajik geçirebilirler. Acı su bölgeleri olan lagün, haliç gibi alanlarda mangrovları ve bataklıklarda, tatlısularda ise oyukları ve derin yerleri severler. Yaz aylarında kıyı sularına ve lagünlere girerler, ancak üremek için kıyıdan uzağı, serin suları tercih ederler. Genç bireyler sürüler oluşturmalarına karşın, ergin bireylerde bu duruma çok nadir rastlanmaktadır. Oluşturulan sürülerin yapısı bölgedeki birey sayısına ve bir takım çevre şartlarına bağlı olmak üzere 30-40 bireyden binlerce bireye kadar çıkabilir. Genç dönemlerinde eklem bacaklılardan Crangon, Gammarus ve Ligia gibi küçük karidesleri, ergin dönemlerinde küçük balıklardan özellikle Sardina türünü, kafadanbacaklılardan Sepiola ve Loligo’yu, eklembacaklılardan Carnicus, Crangon sp. ve Macropipus türlerini tercih ettiği yakalanan bireylerin mide içeriklerinden alınan örneklerden ortaya çıkmaktadır. (FAO, 1991) Buradan da anlaşıldığı gibi besinlerini karides çeşitleri, poliketler, sephalopodlar, krustaseler, yumuşakçalar ve irili ufaklı bir çok balık çeşidi oluşturmakta, genç bireyleri ise genellikle omurgasızları tercih etmektedir. Bireyler yaşlandıkça diyetlerinde diğer balıkların yeri daha da önemli hale gelmekte olduğundan, karnivor, piscivor olarak ifade edilebilirler. Beslenmeleri genellikle gece gerçekleşir, ve bu amaçla kayalık bölgelere yönelebilirler. Avlanma tipleri agresif, sert, şiddetli ya da öldürmeye yönelik olarak tanımlanabilir, en yaygın avlanma stratejileri arasında avlarını yüzeye doğru yönlendirip avın alt bölgesinden yukarı doğru keskin bir açı ile ani saldırı şeklindeki davranış vardır. Ancak levrekler hayatları boyunca avlanmaya yönelik bulundukları bölge yapısına da bağlı olmak üzere bir çok av stratejisi geliştirmektedirler.

İngiltere civarında elektronik etiketleme yöntemleri ile gps takibi yapılmış ve levreğin göç davranışları incelenmiştir. Yapılan araştırmalarda gözlemlenen sonuçlar doğrultusunda bireylerin 55 ile 79 gün gibi bir zaman zarfında yaklaşık 100 km civarında bir göç gerçekleştirdiği, bu süreçte odak noktasının 9°C’den daha sıcak suları bulmak ve üremeyi gerçekleştirmek amaçlı olduğu ve göç sırasında genellikle orta su kolonunu (yaklaşık yüzeyden 20-30 m) kullanmasının yanı sıra, zaman zaman 100 metrelere varan derinliklere de indiği saptanmıştır.

Levrek Avcılığı ve Yöntemleri

Levrek avcılığı genellikle ticari ve sportif amaçlı gerçekleştirilmektedir. Ticari amaçlı gerçekleştirilen Levrek avcılığında en yaygın kullanılan yöntem kapısız trol olarak adlandırdığımız yöntem kullanılarak tekneden yapılan trol çekimleridir. (genellikle pupa ya da kıç olarak tarif edilen kısımdan). Trol ile Levrek avcılığı 2 tekne ile gerçekleştirilir. Ortasu trol ağlarının ağız kısmının daha iyi açılabilmesini sağlamak ve daha büyük trol
ağlarının istenilen hızda çekilebilmesi için iki tekne ile çekilmektedir. Bu durumda genellikle trol ağlarından kaçabilen levreklerin yakalanması sağlamaktadır, İngiltere’de yoğun olarak kullanılır. Çift olarak çekim yapan trolcüler genellikle levrek odaklı avlama yapsalar da, aynı tip tekneler ile çipura odaklı avlama da yapıldığı düşünülürse, çipura ve levrek avcılığı birlikte değerlendirilebilir. Fanyalı uzatma ağları grubuna giren, levrek uzatma ağları, alamana ağları, paragat, parakete, sırtı ve olta ile avcılık da diğer metotlar olarak sıkça kullanılmaktadır. Sportif balıkçılık düşünüldüğünde en bilinen ve sportif amaçla en yoğun kullanılan yöntem olan olta balıkçılığı ön plana çıkmaktadır. Bir çok bölgede yerel halktan bazı tekne sahipleri ya da kimi balıkçılar zaman zaman sportif balıkçılık yapmak isteyen kişileri balık olabileceğini düşündüğü bölgelere götürür  ve avcılık konusunda tıpkı bir turist rehberi gibi onlara yol göstermekte ve bu vesile ile kendilerine ek bir gelir sağlamaktadır. Bahsedilen yöntemlerin dışında, zıpkın ile avcılık da yapılmaktadır.

Levrek avcılığında verimde ve seçilecek yöntemin çeşidinde etkin rolleri mevsimler ve su sıcaklığı oynamaktadır. Daha öncede bahsettiğimiz gibi göç özelliği bulunan, tatlısu, tuzlusu ve acısu demeden bir çok koşulda canlılığını sürderebilen levrek, bu özellikleri dikkate alınarak avlanmaktadır. Haziran-Aralık ayları arasında lagünler ve nehir ağızları çıkışlarında ticari olarak levrek uzatma ağları yardımı ile ya da olta, ayrıca yaz aylarında zıpkın gibi sportif yöntemlerle genellikle tercih ettiği kayalık zeminler ya da daha içerilerdeki deniz yatakları ve bataklıklar civarlarında yakalanmaktadır. En yaygın ve verimli aynı zamanda da levreğin türünün devamlılığı için sürdürülebilirlik anlamında önemli ve uygulanması tavsiye edilen yöntem ise levreğin üreme döneminden hemen sonra beslenme amaçlı yaptığı açık denizlerdeki yer değiştirme esnasında yaz sonlarından sonbahar sonlarına doğru, canlının yüzeye yakın olmasından da faydalanılan akıntı ağları (uzatma ağları) yardımı ile yapılan avcılık ile kış ayları girdiğinde levrek artık beslenme bölgesine dönmüş, yerleşmiş ve daha derin sulara inmiştir, bu dönemlerde de kapısız trol (ortasu trolu), paragat, parakete gibi yöntemlerle yapılacak avcılıklar yine verimlidir.

Avcılıkta türlerin devamlılığını sağlamak ve sürdürülebilir balıkçılık adına ülke yönetimlerinde ilgili birimlerce belirlenen yasal avlama boyu ya da asgari avlama boyu olarak bilinen boy ya da ağırlık şeklinde ifade edilen sınırlamalar mevcuttur. Son güncellemelerden sonra eski adıyla T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yeni adıyla T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından levrek için belirlenen yasal avlama boyu 18 cm olarak kararlaştırılmıştır. Bu anlamda değişen av miktarları, değişen avlama boylarına bağlı olmakla birlikte kimi zaman da azalan av miktarına bağlı olarak değişen avlama boylarına rastlamak mümkündür. Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı rapor edilmiş levrek av miktarlarına aşağıdaki grafik yardımı ile ulaşabilirsiniz.

Levrek Balığı Yetiştiriciliği ve Yetiştirme Teknikleri

Levrek balığı yetiştiriciliğinin ilk girişimleri yaklaşık olarak altmışların sonlarına dayanmaktadır. Ve o zamanlar yetiştiricilik yapılabilmesi için larvaların, yaz aylarında lagünlerde ve nehir ağızlarında bulunan levrek sürülerinin yakalanması ile elde edilmesi söz konusuydu. Bu şekilde elde edilen larvalar daha sonra kış ayları boyunca yetiştiriciliği yapılır ve porsiyon boylara ulaştırılıp pazara sürülürdü. 60lı yılların sonlarında Italya ve Fransa levrek yetiştiriciliği konusunda değerli atılımlar yaptılar ve nihayet bu atılımlar 70li yılların sonlarına doğru Akdeniz ülkelerinin bir çoğuna sıçradı ve nihayet binlerce larva üretebilen tesisler kuruldu. Levrek yetiştiriciliğindeki bir diğer önemli nokta ise Avrupa ülkelerinde yetiştiriciliği yapılan ilk Alabalıkgiller (Salmonidler) dışındaki tür olmasıdır. Bugün günümüzde ise gelişen bir çok teknik ile larval başarılar artmış ve yüksek verim ile üretimler gerçekleştirilmiştir. Bu üretimi gerçekleştiren en önemli ülkeler arasında Türkiye, Yunanistan, İtalya, İspanya, Hırvatistan ve Mısır gösterilebilir.

Ekstansif Yetiştirme Yöntemi

Bu tip yetiştiricilik kıyısal ekosistemlerde (lagün, nehir ağızları, göletler..) gerçekleştirilmektedir. Bu anlamda levrek balığının bahar aylarında yaptığı doğal göçünden faydalanılmaktadır. Lagüner sahalarda bulunan (özellikle dalyanlar) kuzulukların Ocak-Şubat ayından Mayıs-Haziran ayına kadar açık tutulması ile açık denizde bulunan levrek larvalarının lagünlere girişinin sağlanması ve daha sonra kuzulukların kapatılarak bireylerin çıkışının engellenmesi ve içerde beslenmesi üzerine kurulu bir sistemdir. Bu tip uygulanan levrek yetiştiriciliğinde, levrek balığının genellikle kefal, çipura, karagöz, yılan balığı gibi lagünü kullanan diğer balıklar ile birlikte polikültürü yapılır. Lagünün bazı bölgelerinde kış ayları için derinleştirme çalışmaları yapılır, kimi yerlere su sirkülasyonunun sağlanabilmesi amacıyla su pompaları kurulur. Besi boyuna gelen bireyler, daha sonra kafeslerde besiye alınabilir. İtalya’da oldukça yaygın olarak kullanılan bu tekniğe “valikültür” de denmektedir. Hektar başına düşen verim yılda 50-150 kg arasıdır, yetiştiricilik yapılmayan lagüner sahalarda bu verim 20-50 kg civarındadır. Ve levreğin kafeslerde besiye alınmaması durumunda pazar boyu olan 400 gr’a ulaşması yaklaşık olarak 37 ay sürmektedir. Bu sistemde en büyük sorun levrek balığının diyetinden kaynaklanan ve lagündeki ekosistemin dengesini bozabilecek avcı özelliğidir.

Yarı Entansif Yetiştirme Yöntemi

Bu teknik doğadan elde edilmiş larvaların, özel geliştirilmiş yöntemler ile belirli boylara kadar beslenmesi ve daha sonra lagüner alanlara alınması üzerine kuruludur. Larvalar lagünlerden toplanır, ve oksijen bakımından zengin tanklarda ya da toprak veya beton havuzlarda lagünde hayatta kalabileceği boya kadar beslenir ve daha sonra lagüne alınır. Bu amaçla lagünlerin denizlerle olan bağlantıları yeni kanallar açılarak arttırılabilir, bu şekilde hem su değişimi, hem de yeni plankton ve larvaların ekosisteme girmesi sağlanabilir. Dikkat edilmesi gereken noktalardan en önemlisi ekosistem içerisinde bitki orijinli canlıların kontrolüdür aksi halde levrek bireylerinde ölümler görülebilir. Ayrıca kışlamanın başarı ile lagün içerisinde gerçekleştirilebilmesi amacıyla değişik bölgelere en az 2m derinliğinde bölgeler oluşturulması gerekmektedir. Bu teknik ile elde edilen verim Ekstansif yetiştirmeye nazaran daha iyi bir rakam olan hektar başına yılda 500-700 kg civarındadır.

Entansif Yetiştirme Yöntemi

Yüzer ağ kafes sistemlerinden (sabit kafesler, yüzer kafesler, dalgıç kafesler ve döner kafesler) faydalanılarak yapılan yoğun yetiştiricilik yöntemidir ve ülkemiz de dahil olmak üzere bir çok ülkede genel olarak bu sistem kullanılmaktadır. Birim alandan sağlanan yüksek verim bu tercihin yapılmasında etkin rol oynamaktadır. Kıyısal bölgelerde, açık denizlerde ve okyanuslarda kurulumu yapılıp kullanılabilen bu sistemlerden yaklaşık olarak 2500 – 6000 m³ hacimlerde 150 ton üretim yapılabilmektedir.

Ağ kafeslere kurulduğu yerin özelliklerine ve su kalitesinin durumuna göre 15-30 kg/m³ arasında stoklama yapılabilir. Balıkların gelişiminde besleme ve su sıcaklığı önemli rol oynar. Besleme rejimlerinde yem kalitesinin yanı sıra balıkların ağırlıkları ile su sıcaklığı değerleri dikkate alınarak günlük besleme yapılmalıdır. Büyütme döneminde levreklerde kullanılan yemlerde protein %46-52, selüloz %2-3, ham kül %12-13, ham yağ % 10.5-11.5 kalsiyum % 1.6-2.2 ve fosfor %1.4-1.5 arasında olması, bunun yanı sıra vitaminler ve iz elementlerin yeterli miktarda kullanılması gelişimi olumlu yönde etkiler.

Yetiştiricilik İstatistikleri

Eşeysel Olgunluk ve Üreme

Eşeysel olgunluk dişi bireylerde 3-4 yaş (ortalama 1460 gün) 31-40 cm civarında gerçekleşirken, erkek bireylerde 2-3 yaş (ortalama 730 gün) 23-30 cm civarı boylarda gerçekleşmektedir. Ergin bireyler eşeysel olarak dış döllenme ile üreme gerçekleştirirler. Üreme dönemi yaklaşık olarak ilkbahar ayları olarak bilinen Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarıdır. Akdeniz bölgesi için Ocak-Mart ayları arası yumurta bırakmak için uygundur. Sıcaklık üremenin gerçekleşeceği bölgeyi belirlemekte etkin rol oynamaktadır, üreme için ya 8.5-9 °C’den daha soğuk sular ya da 15°C’den daha sıcak suların olduğu bölgeler tercih edilmemektedir, 12-14 °C civarındaki sular yumurta bırakmak için idealdir. Üreme döneminde eşeysel olgunluğa erişmiş her bir dişi vücut ağırlığının her bir kilogramlık birimine karşılık yaklaşık çeyrek ile yarım milyon arası yumurta üretmektedir.

Anaç Levrek Bireyleri

Anaç bireyler yetiştiricilik yolu ile yada doğal ortamdan çeşitli avlama metodları ile yakalanabilir. En ideali paraketa ile yapılan avcılıktır. Ağ ile yakalanan bireylerde adaptasyon dönemin de yoğun ölümler görülür. Anaç bireyler yumurtlama döneminden önce yüksek kalitede taze yem ile kalamar, sübye ve karides etine dayalı pelet yemlerle günde 1-3 kere vücut ağırlığının (kg) %1-1.5’ğu kadar beslenmelidir. Verilen yemler %50-55 protein ve %10-15 deniz orijinli canlıların yağlarından oluşan içeriğe sahip olmalıdır. Yağlar en az %5 n-3 HUFA içermeli ve temel olarak 22:6n-3 (DNA) tipinde olmalıdır. Bu durum yumurta kalitesini doğrudan etkiler.

Anaç olarak kullanılabilecek balıkların 0.5-4.5 kg arasında ve sağlıklı olması istenir. Anaçlarının tutulduğu tanklar, anaçların büyüklüğüne ve stok yoğunluğuna bağlı olarak değisim gösterir. Balık yoğunluğu 3.5 kg/m³ olacak sekilde stoklanır. Stoklamada erkek disi oranı 1:1’dir. Tankların hacimleri 15-30 m³ arasındadır. Bunların ayrıca filtrasyon, ısıtma ve soğutma sistemleri de mevcuttur. Tanklar genellikle koyu renkte olup yuvarlaktır.

Anaç bireylerden doğal yollarla, sağım yöntemiyle ve hormon müdahalesi ile yumurta temin edilebilir. Sağım yöntemi yumurtaların küçük olması ve döllenme oranının düsük olması durumunda uygulanmamaktadır. Yumurtaların doğal periyot içinde hormon müdahalesi olmadan alınması kaliteyi olumlu etkiler. Bunun yanı sıra doğal ortamdan yakalanan bireylerin yumurtlamaya teşvik edilmesinde hormon kullanımı oldukça basarılı sonuçlar vermektedir. Ayrıca levrek anaçlarına ışık uygulanması ile doğal yumurtlama zamanları değiştirilerek yılın çeşitli dönemlerinde yumurta sağlanabilir. Yumurtlama hormon uygulamasından sonra 48-72. saatler arasında olur. Yumurtadan çıkış oranı uygun sıcaklıkta % 80’dir.

Levrek balıkları hormon uygulamalarına karşı hassastır. HCG ile teşvik edilen anaçlarda kuvvetli bir bağışıklık sistemi oluşur. Hipofizden gonadotrapin (GtH) salgılanmasındaki başarısızlıktan dolayı daha önceden kullanılan anaçlarda yumurtlama ve yumurtaların oluşumu sırasında sorunlar oluştuğunu saptanmıştır. HCG enjekte edilen anaçlarda hipotalamus hipofiz eksenindeki eksilme sonucunda, anaçlarının yumurtalarını oluşturmasında azalma görülür. Bunun sebebi hipofizde gonadotropin seviyesinin artmasına rağmen dolaşım sistemine salgılanmamasıdır. LH-RH ve LH-RHa’nın çeşitli türlerin plazmalarındaki gonadotropin (GtH) düzeyini yükselttiği ve HCG hormonuna göre daha avantajlı olduğu saptanmıştır (Alvarino ve diğ., 1992).

Levreklerde LH-RH’ın uygulanmasında yumurta çapının 650 mm civarında olması istenir. Bu dönemde yani vitellogenesis safhasında toplam 10 mgr/kg olacak şekilde, 12 saat ara ile uygulanması sonucunda ilk 48 saat içinde ovulasyon görülebilir. Uygulamanın gündüz başlaması ovulasyonun hızını artırırken, gece başlaması yüzdesini etkiler. Levrek balıklarında yapılan çalışmalarda HCG 500-1800 IU, LHRH 1-20 mgr/kg olacak düzeyinde kullanılmasının yumurta kalitesi ve kantititesi üzerinde olumlu etkisi olduğu saptanmıştır (Barnabé ve Paris, 1984, Barnabé ve Barnabé-Quet, 1985, Alvarino ve diğ., 1992).

Anaçlarda Yumurta ve Sperm Olgunlaşması

Üreme dönemine giren levrek balıklarının gonadlarında yumurta hücrelerinin oluşması ve atılması dört temel periyotta olur.
a) Pregametik Periyot: Haziran ve Ekim aylarında gonadlarda olgunlaşma yoktur.
b) Gametogenesis: Ekim ve Ocak aylarında oosit sitoplazmasında yağ damlacıkları, az sayıda yağ globülleri ve kortikol alveolleri görülür. Kasım-Aralık aylarına kadar yağ damlasında büyüme görülmekle birlikte erkeklerde sperm elde edilmesi mümkündür.
c) Yumurtlama Periyodu: Ocak ayında başlar, Mart ayında biter. Bu dönemde yumurtalar dışarı atılır.
d) Dinlenme Periyodu: Nisan-Mayıs ayları arasında gözlenir. Ovaryumlarda atretik oositler, testislerde artık yapılar gözlenir.
Levreklerin ovaryumlarındaki yumurta hücresinin gelişimi ise 12 temel aşama ile açıklanır.
1. Aşama: İlkel yumurta hücresi (Ovogenium) çok küçük bir yapıdadır. Fakat buna nazaran büyüklüğü diğer hücrelerden daha fazladır. Hücrenin çapı 10-12 µ arasındadır. Hücrelerde mitoz bölünme ile çoğalma görülür.
2. Aşama: Yumurta hücrelerinin çapları 12-20 µ ulaşır. Her yumurta hücresinin etrafında folikül oluşmaya başlamıştır. Folikül hücrelerin ikinci katını oluşturur.
3. Aşama: Bu dönemde sitoplazmanın homojenliği bozulmuştur. Hücre çekirdeğinin (Nukleus) bölümlenmesi ile çekirdeğin dış kısmının şekillenmesi başlamıştır. Hücre çekirdeğinin çapı 5-8 µ arasındayken, hücrenin bu aşamada çapı ise yaklaşık 20 µ civarındadır.
4. Aşama: Hücre içerisinde stoplazmik üç zon birbirinden ayrılmıştır. Bunlar kortikal zon, granüler yapılı orta zon ve tanecikli prinüller zondur.
5. Aşama: Bu dönemde ilk oosit zarı farklılaşmaya başlamıştır. Ayrıca yumurta sarısının meydana gelmesi ve toplanması olarak bilinen previtellogenesis’in de ilk başlangıcı bu aşamada görülür. Bu sırada hücre çapı 30-50 µ arasındadır.
6. Aşama: Çekirdek zarında ilk yağ damlacıkları ve çekirdek çevresinde loplar meydana gelmeye başlar. Bu olay yumurta çapı yaklaşık 100 µ olduğunda başlar ve yumurta 300-350 µ gelinceye kadar devam eder.
7. Aşama: Vitellüsün iki farklı yapısının belirginleşmeye başladığı bu dönemde yumurta zarının şekillenmesi de başlamıştır. Yaklaşık 100 µ çapındaki yumurta hücresinde yağ damlacıkları ve yumurta sarısı üretimi hızla devam eder.
8. Aşama: Yumurtanın çapı yaklaşık 200 µ’dur ve vitellüsün iki karışımı görülmektedir.
9. Aşama: Bu aşamada yağ damlacıkları yumurta sarısı tarafından hücre kenarına doğru itilir ve vitellüsün üç karışımı izlenebilir.
10. Aşama: Yumurta çapı 350-400 µ civarında olup vitellogenesis sona ermiş ve çekirdek kutba doğru yönelmiştir.
11. Aşama: Yumurta 500-550 µ boya ulaşmış ve mikropil deliği bu aşamada meydana gelmiştir. Yumurta içinde vitellüs, hücre duvarı ve yağ damlası net şekilde görülmektedir.
12. Aşama : Yumurtanın gonadlardaki bu gelişiminden sonra yumurta herhangi bir değişime uğramaksızın 1-2 ay bekler. Dışarıya doğru çıkıntı yapmasına neden olurlar. Böylece folikül tekasındaki kasların kontraksiyonu ile ovulasyon meydana gelir. Eğer biotik ve abiotik şartlar uygun değilse foliküllerin deformasyonu ile yumurtaların emilimi ortaya çıkar.

Levrek balıklarında spermlerin gonadlarda ki gelişimi spermatogoniumların aktif şekilde testis kanalları duvarlarında çoğalması ile başlar. İlk önce spermatogoniumlardan primer spermatozitler, onlardan da sekonder spermatozitler meydana gelir. Testiküler kanal boşluklarında toplanan ve burada uygun şartlar oluşuncaya kadar bekleme pozisyonuna giren spermler, gonadotropin etkisi ile dışarı atılmaya hazır hale gelir. Testislerde hareketsiz halde bekleyen spermler su ile temasa geçince hareketlenirler.

Levrek Yumurtaları ve Larval Dönem

Levrek yumurtaları pelajik olmakla birlikte 1.1-1.5 mm çapında sferik (küresel), pürüzsüz, yapışkan olmayan, transparan yapıdadır ve içerisinde 1 tanesi merkezi olmak üzere 3-4 sarı yağ damlacığı ihtiva eder, ilk larva boyu 3mm civarındadır. Yumurtalar pelajiktir ve yavru döllenme gerçekleştikten yaklaşık 4-9 gün (su sıcaklığına bağlı olmak koşulu ile) arası bir zaman sonra larva oluşur. Embriyonik gelişim 13-14 °C sıcaklıkta 3 günde tamamlanabilir, larval gelişim ise 19 °C’de yaklaşık olarak 40 günde tamamlanmaktadır. Takiben 2-3 ay içerisinde akıntıların da etkisi ile larva açık denizden, kıyı sularına doğru sürüklenir ve sonrasında da lagüner sahalara ve nehir ağızlarına ulaşır. Bu korunaklı bölgeler bu küçük canlılara 2-3 yıl kadar ev sahipliği yapar, taa ki olgunlaşıp ergin bireyler göç özelliklerini kazanana kadar.

Yumurtaların embriyolojik gelisimlerinin tamamlanması ve yumurta kapsülünü terk etmesi ile birlikte larval safhaya geçilir.

Dicentrarchus labrax (Levrek) pre-larvaları (yumurtadan çıkan larvalara verilen ad – Şekil 1 a,b,c,d,e,f,g) yumurtadan çıktıklarında ağız ve anüsleri kapalıdır. Larvalar pasif durumdadır, baş aşağı dururlar ve kendi besin keselerinden sağladıkları enerji ile hayatlarını sürdürürler. Yumurtadan çıkan levrek larvalarının (pre-larva) boyları genellikle 3.4 ile 3.6 mm arasında olmaktadır. Su sıcaklığı, besin kesesinin tüketiminde ve ağız ile anüsün açılmasında en önemli faktör olarak rol oynamaktadır. Pre-larval dönemde, larvalar yoğun üretim koşullarında 80 – 200 adet/lt, olacak şekilde larva tanklarına yerleştirilir. İdeal stok yoğunluğu 100 ile 125 adet/lt arasındadır. Tanklar, silindir konik yapıda olup, polyester malzemeden üretilmiştir. Hacimleri uygulanan tekniğe göre 2 m³’ten 15 m³’e kadar değişim gösterebilir. İdeal larva tankları 4 – 6 m³ hacminde olmalıdır. Havuzların iç yüzeyleri gel-coat (bir çeşit kaplama malzemesi) ile kaplı olup koyu renklidir. Larva tanklarına pre-larval evrede ışıklandırma uygulanmaz.

Post-larval (Pre-larva sonrası Şekil 2. a,b,c,d,e,f) evre 15-16 °C de 5. günün sonunda ağız ve anüsün açılması ile başlar. Organların oluşumuna dek devam eder. Bu evrede beslenme dışarıdan alınan besinle olur. Vücut genel olarak ince uzun olup baş yüksek değildir. Pulların oluşumu ile post-larva sona erer.

Levrek larval dönem beslemede birinci besin maddesi olarak, çok küçük boyutlu larvaların ağızlarına uygun olan, alglerdir. Bu küçük boyutlu alglere bağlı olarak, beslenme zincirinin ikinci halkası olan ve gene çok küçük boyutlu havyansal canlılar olan rotiferler ve artemia naupliilerdir. Alg uygulaması, ortama verilen rotiferlerin canlılığını koruduğu gibi, ortamın pH dengesini sağlaması gibi faydalarının yanı sıra, ayrıca larvaya loş bir ortam yaratması açısından da önemlidir. Post-larval dönem, ortam ve beslenme koşullarına bağlı olarak ortalama 40 gün sürmektedir.

Genç Levrek Bireyleri

Larval dönemin tamamlanması olarak kabul edilen 38-42. günler arasında larvalar canlı yemden ağız açıklığına uygun boyuttaki toz yeme adapte olacakları bölümüne alınırlar. Bu dönemde havuzlardaki balık yoğunluğu litrede 10-12 adettir. Saf oksijen kullanıldığı durumlarda bu oran 18-20 adet/lt’ye kadar çıkabilir. Bu bölümde işletmenin kapasitesine göre belirlenmiş sayıda 10-15 m³’lük tanklar kullanılır. Tankların dip kısımları koniktir. Su çıkısları merkezi ve diptendir. Ünitede aydınlatma süresi 16 saat olup otomatik zamanlayıcılar yardımıyla ayarlanmaktadır. Toz yemlerin dağıtımında otomatik yemlikler kullanılmaktadır. Tanklara verilen su mutlaka kum ve ultraviyole filtreden geçirilerek larvalara verilmelidir.

Levrek balıklarında kullanılan yemler ilk dönem 80-150 μ büyüklükten başlayarak larva gelişimine göre 500 μ büyüklüğe kadar kullanılır. Larvalara günlük verilen artemia miktarı azaltılırken toz yem miktarı arttırılır. Bu dönemde toz yemle besleme oranı canlı ağırlığın %8-10 kadardır. Su sıcaklığı ortalama 20 °C olup, tanklarda su debisi %50-100 arasında değisim gösterir. Larva yaşama oranı normal şartlar sağlandığı taktirde ortalama % 80-90 arasında değişim gösterir. Larvalar ortalama olarak 350-400 mg ağırlığa kadar bu bölümde kaldıktan sonra ön büyütme ünitesine alınır.

Ön Büyütme Üniteleri

Gelisim özelliklerine göre yavrular boylanarak, hava keseli ve hava kesesiz bireyler birbirinden ayrılır. Balıklar burada ağ kafeslere çıkarılmak için gerekli olan 1.5-2 gram ağırlığa kadar büyütülürler. Ancak ülkemiz kosullarında yavru bireyler 0.5-1 gram arasında da kafes sistemlerine çıkarılmaktadır. Ön büyütme ünitesinde balıklar sürekli gözlenerek, hastalık risklerine karsı gerekli önlemler alınmalıdır.

Ön büyütme ünitesinde de hacimleri 10-15 m³ arasında değisen silindir tanklar kullanılmaktadır. Su sıcaklığı 19-21 °C olup 16 saat ışıklandırma uygulanır. Tanklarda doğal deniz suyu tuzluluğu kullanılır. Tanklara 3000-5000 adet/m³ arasında yavru stoklanabilir. Su değişimi balık büyüklüğüne ve stok yoğunluğuna göre saate %80-150 arasında değişmektedir. Yemleme oranı %6 ile başlayıp %4’e kadar düşme gösterir. Yaşama oranı hastalık çıkmadığı süre içinde %90-95 arasında değişim gösterir.

Büyütme

Normal şartlarda 1 m³ hacimde yetiştiricilik sistemine, su kalitesi, akıntı hızı, bakım ve beslenme şartlarına göre bir üretim sezonunda yetiştirilebilecek balık miktarı 18-20 kg arasında değişebilir. İyi bir beslenme sonucu levrekler 18-19 ayda pazar boyu olan 370-420 gr ağırlığa ulaşır.

Balıkların hızlı şekilde gelişimi için besleme teknikleri ve su sıcaklığı önemli rol oynar. Besleme rejimlerinde yem kalitesinin yanı sıra balıkların ağırlıkları ile su sıcaklığı arasındaki ilişki dikkatli takip edilmelidir. Kafeslerde düğümsüz ağ kullanılması solungaç takılmalarının engellenmesi, pul dökülmesi ve vücutta meydana
gelen çizilmelerin önlenmesi için faydalıdır.

Yetiştiricilik Yapılacak Su Kalite Kriterleri

Kriter Larva Ergin
Oksijen 5-6 mg/lt 4-8 mg/lt
Tuzluluk ‰ 26-38 ‰ 0-60
Sıcaklık 14-20 °C 20-25 °C
Ph 7.5-8.2 7.3-8.3
Serbest Karbon 20 mg/lt
NH3 0.01-0.05 mg/lt 0.02-0.05 mg/lt
N4++H3 0.2-0.3 ppm
NO2 0.013-0.016 mg/lt 0.02 mg/lt
NO3 0.062-0.068 mg/lt 0.1-1.0 mg/lt
Fosfat 0.1-1.0 mg/lt
Silikat 2-5 mg/lt
Toplam Demir Azami 0.1 mg/lt
Kükürt Azami 1 mg/lt
Askıda Katı Madde Azami 2 mg/lt
Turbitide 8.5-12 ITU
Hidro Karbonlar Renklenme olmamalı.
Kriter Larva Ergin
Fekal Koliform 100ml’de Azami 1000
Klor Azami 0.02 mg/lt
Toplam Civa Azami 0.05 mg/lt
Kadmiyum Azami 0.01 mg/lt
Kurşun Azami 0.1 mg/lt
Krom Azami 0.05 mg/lt
Bakır Azami 0.02 mg/lt
Çinko Azami 0.1 mg/lt
DDT Azami 0.025 mg/lt
Aldrim Azami 0.01 mg/lt
Dieldrin Azami 2 mg/lt
2.4 DEP Azami 1 mg/lt
BHC Azami 0.03 mg/lt
Endrin Azami 0.08 mg/lt
Heptaklor Azami 0.03 mg/lt
Pentaklorofenol Azami 0.01 mg/lt

Kafes Seçimi

Kafes yerinin hakim rüzgarlardan veya fırtına tahribatından korunması için bir burun veya adanın sağlayacağı konumdan yararlanılması faydalı olacaktır. Kafesin kurulacağı yerin derinliği 15 m’den az olmamalı, mümkünse en az 20-25 m. derinlikte kurulmalıdır. Dayanıklı ve sağlam kafesler kullanılarak açık sahilin avantajlarından
faydalanılmalıdır.

Metal çerçeveli kare (4mx4m, 5mx5m), çokgen (sekizgen gibi), polietilen dairesel kafesler (6, 12, 18 m çapında) açık deniz şartlarına dayanabilir. Kafeslerin derinliği kafes tipine göre değisir. Kafesler için gerekli olan kiralık alan tespit edilirken, deniz alanının dinlendirilmesine imkan verecek kadar fazladan alan bırakılmalıdır. Kafeslerin altındaki deniz tabanı kalitesini korumak için 2-3 yılda bir kafeslerin yeri değiştirilmelidir. Ayrıca hastalıkların önlenmesi, görsel ve su kalite etkileri bakımından tesisler arasında da belli mesafeler bırakılmalıdır.

Okumaya Devam Et

Bir Türk'ün Gözünden Sucul Dünya..!

Bu web sitesi, deneyiminizi iyileştirmek için tanımlama bilgilerini (çerez) kullanır. Bu konuda sorun yaşamadığınızı varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Onayla İncele

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen web sitemiz için tarayıcılarınızdan AdBlocker uzantınızı devre dışı bırakarak bize destek olun.